13 Aralık 2017 Çarşamba

Arayış – Mircea Eliade


Amerika’nın keşfi, ekonomik yönden bulunmaz bir nimetti Avrupa için, yepyeni, kocaman bir kıta sömürülmeye hazır. Ancak göç edenlerin başka beklentileri de vardı yeni dünyaya dair. Yozlaşmış eski kıta geride bırakılırken, Amerika’nın yeni başlangıçlara gebe olduğu düşünülüyordu. Bir çok yerleşim yerinin adına “new-yeni” eklenmesinin nedeni buydu. Bugüne kadar benim hiç düşünmediğimse dini beklentilerdi. Filistin’le aynı enlemde olduğu için geleceğin Cenneti olarak varsayılan yerlerden tutun, Yeni Dünya, son kıta olarak adlandırılmasına kadar doğudan batıya gelen, yeniliğin ve ilerlemenin ülkesi olacaktı Amerika. Kendini yüksek görmesinin nedeni de buydu çoğu zaman. Işık doğudan yükselip, batıdan dünyayı aydınlatacaktı… Bu yönüyle mitsel doğuş hikayesini tanımlıyordu.

Ülkelerin mitsel hikayeleri, hayranlık duydukları kahramanları olduğu sürece arayışa girmiyorlar. Eğer bu hikayeler yetmez hale geliyorsa, köken arayışları gibi sorgular başlıyor. Bu noktada “kutsal” birleştirici çoğu zaman. Kutsalı tanımlamak içinse dinden daha iyi bir sözcük yok sanırım. Benim dinler tarihiyle ilgilenmemin en büyük nedeni “din”in yerine konulacak hiçbir kavrama rastlamamış olmam bugüne kadar. Her ne kadar Alain de Botton, haberlerin öneminin gittikçe arttığından, haber saatlerinin ibadet saatlerini takip ettiğinden bahsetse de hala tüm dünya için “din” en önemli kavram. Ve ister pagan ister Müslüman ya da Budist olun, varoluşa, yaratılışa dair sorular, beden-ruh, ilk vahiy konuları sürekli gündemde olacaktır.

Öte yandan dünyanın neresinde yaşıyorsanız yaşayın, din sömürülerek, savaşlara girebilir insanlar. Bedenler dine alet edilebilir. Ve üstelik bu durum yüzyıllar boyunca geçerli olmuş ve hala geçerli. Dehşet içinde daha fazla öğrenmek istiyorsunuz, anlamanın çözüm olabileceğini varsayarak! Olabilir mi dersiniz? Mircea Eliade’nin konuyla ilgili kitapları farkındalığımı ve bilgimi arttırıyor. Öğrenmeye, tekrar okumalarla sindirmeye  devam… Sahi Mircea adını kadın adı sanıp pek mutlu olmuştum, gerçeği öğrenene kadar!

 Arka Kapak

Gerçek ve anlamlı bir dünya, kutsalın izdüşümünde saklıdır. İnsan büyük bir kaosun ortasında anlama ancak kutsala ilişkin deneyim ile ulaşır. Kutsalın anlamı zamanın akışında çağlar boyunca farklı kültürlerde farklı niteliklere bürünmüş olsa da, özünde insanın iki önemli özelliği yatar; yaratıcılık ve dinsellik. İkisi birlikte mitleri, ayinleri, imgeleri, simgeleri, kısaca “dinsel yaratıları” üreterek insanın deneyimlerine ifade kazandırır, anlam dünyalarını yaratır, evrendeki benzersiz varoluşunu gerekçelendirirler. Tam da bu noktada, Eliade önemli bir noktayı işaret eder: İnsanın yeni bilmediği, az bildiği, anlam dünyalarıyla karşılaşması varoluşunun (paradoksal) anlamına da yeni boyutlar kazandıracaktır.Bunun içinse yeni bir beşeri bilime, farklı ve yaratıcı bir yorumbilgisine ihtiyaç vardır.


Eliade’nin sözünü ettiği “yaratıcı yorumbilgisi” yeni olanakların kapısını aralayarak bilgisinin sınırlarını zorlayan, aksi takdirde eski metinlerde “saklı” kalacak anlamları kavramaya çalışan bir yöntemdir. Hem aklı, hem de hayal gücünü kullanarak belgelerin, kaynakların arkasındaki tinsel mesajı kavramaya çalışan bir yaklaşımdır. İnsanın dünyadaki benzersiz varoluşu kutsala ilişkin deneyimi aracılığıyla şekillendiği için de dinsel fikirlerin ve fenomenlerin zamanın akışında büründüğü anlamların arayışı insanda yeni bir farkındalığa, bir uyanışa yol açacaktır. Eliade bu nedenle tarih aşırı, kültürler arası, bütüncül, bir beşeribilimsel, yaklaşımın önemini vurgular. İnsanlığın dinsel yaratıcılığı ve düşünme biçiminin tarih boyunca karşımıza çıkardığı ifade ve biçim çeşitliliğine insanlığı ayıran farklılıklardansa, yakınlaştıran tarih aşırı ortak örüntülerin saptanıp incelenmesinin önemine dikkat çeker. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...