Freud’un hastalarına, geçmişlerini
anlattırarak tedavi etmesi bir devrim sayılırken, psikanaliz adı verilen bu
yöntemin, şeylerin kökenine inerek iyileşme, yaratılış gibi mitsel olaylarla
olan benzerliği belki de çok az kişi tarafından farkedilmişti. Modern
bilimlerin hakim olduğu dönemde, mitolojinin ‘fabl’, ‘kurmaca’, ‘masal’ olarak
görülmeye başlanması belki de bu Ortaçağın getirdiği yıkımlara bir tepkiydi.
Oysa Bilgi Çağıyla birlikte keşfedilen Kuantum Fiziği, İzafiyet teorisinin Doğu
Mistisizmiyle benzerliklerini görmek şaşkınlık vericiydi. İnsan her seferinde
daha ileriye gitmek yerine başlangıca doğru dönüyordu sanki. Geçmişte
insanları, ana rahmine benzeyen yerlere sokarak tedavi etmeye çalışırken,
meydana geldiği düşünülen yeniden doğum ya da yeniden yaratılış, insanın aklına Jung
ve doğum travmasını da getirmiyor muydy?
Bahar bayramı için, arkaik
toplumlarda her yıl kutlanan, kozmogoni denilen yeniden yaratılışın olduğuna
inanılan rit diyebiliriz. İnsanlar, her gün güneşin batmasıyla yaşadıkları
yıkımı, güneşin doğuşuyla atlatırken, varoluş ve yokoluşun zıtlığıyla baş etmek
zorundaydılar. Hal böyle olunca, her yıl
yenilenen doğa, alınan hasat, yağan yağmur gibi oluşumlar için de birtakım
ritler olmalıydı. İnsan bir yandan
zamanın getirdiği acılarla baş etmeye çalışırken bir yandan da ölümsüzlüğü
aramış her daim. Hatalı davranan bir Tanrının cezalandırması gibi mitlerle
insanın sonsuzluğu kaybettiği anlatılmış. Ya da bir hayvanın karnından sağ
çıkarak yeni bir başlangıç meydana gelmiş. Aynı şekilde, tedavi yöntemlerinde
de yeniden doğum öğesi kullanılmış sürekli olarak. Ki düşündüğümüz zaman bugün
bile, psikanalizle hala sürmekte bu yöntem. Kolektif bilinçte varolanlar bir
yandan ürkütücü diğer yandan ilgisini çekiyor insanın. Aynı dönemlerde farklı
coğrafyalarda benzer olayların yaşanmasının nedenini bu yolla açıklamak mümkün
belki de. Dinler tarihinde ilerlemeye çalışırken daldığım ve sindirmeye çalıştığım
bu konu insanlık tarihi kadar eski. Konusunda uzman olan Mircea Eliade,
Mitlerin Özellikleri’ni benim gibi yeni başlayanlara göre anlatmış bu
kitabında. Bu bile benim gibi dikkati dağınık birinin birkaç kez okumasına
neden oluyor. Yapacak bir şey yok gülü seven dikenini umursamadan, gülün
getirdiklerinin keyfini çıkarmaya devam edecek… Hadi siz de gelin…
“Burada söz konusu olan şey,
içinde bulunulan an’a yakın kesin bir noktadan hareket edip, dünyada ‘patlayan’
ilk varoluşun Zaman’ı başlattığı an’a, kökene ulaşmak için, zamanı geriye doğru
aşmak ve, ötesinde hiçbir şey ortaya çıkmadığı için, Zaman’ın var olmadığı o
aykırı nitelikteki an’a erişmektir. Bu tekniğin anlam ve amacı açıkça
anlaşılır: Zamanda geriye doğru giden kişi, kaçınılmaz olarak, hareket noktasını
bulacaktır; bu da kısaca söylemek gerekirse kozmogoniyle çakışır.Geçmiş yaşamlarını
yeniden yaşamak demek, onları anlamak ve, belli bir noktaya kadar, ‘günahlar’ını,
yani bilgisizliğine etkisi altında olan ve bir yaşamdan öbürüne karma yasasıyla
biriktirilen davranışlarının toplamını ‘tüketmektir.’ Ama daha da önemli bir
şey vardır: Bu da Zaman’ın başlangıcına varmak ve günahkar insanın ilk kez
varolmasıyla kurulan zaman deneyiminden önceki sonsuz Şimdiye, Zaman-Olmayan’a
ulaşmaktır. Bir başka deyişle, zamansal sürenin herhangi bir an’ından hareketle
bu süre, ters yönde aşılarak, tüketilebilir ve sonunda Zaman-Olmayan’a,
sonsuzluğa açılma söz konusu olabilir. Ama bu, insanlık durumunu aşmak ve Zaman’ın
içine düşmeden, yaşamların çarkı dönmeye başlamadan önceki koşulsuz duruma
ulaşmak demektir.” Sh120-121
“Freud, modern bir bireyin ‘kökene
özgü’ kimi deneyimlerin içeriğini yakalayabilmesi için benzeri bir teknik
hazırlamıştır. Geriye dönmeyle ilgili pek çok olanağın var olduğunu gördük, ama
aralarında en önemli olanlar şunlardır: 1. Kısa sürede ve dolaysız olarak ilk
duruma (ya Kaos veya Kozmogoni öncesi durum ya da yaratılış an’ına) dönme. 2.
İçinde bulunulan an’dan hareket ederek Zaman’da geriye doğru “mutlak başlangıç”a
kadar derece derece ilerleyerek “köken”e dönme.” Sh.123
"Ritüel kulübesinin belli sürerlerle yinelenen yapımı ya da onarımının da kozmogoniyle ilgili bir anlamı vardır. Kutsal kulübe Evren’i temsil eder. Çatısı, gök kubbeyi, tabanı Yer’i, dört duvarı kozmik uzayın dört yönünü simgeler."
Arka Kapak;
“Mitler dünyanın,
insanın ve hayatın doğaüstü bir kökeni ve tarihi olduğunu ve bu tarihin de
önemli, değerli ve ibret verici olduğunu muhteşem bir şekilde gösterirler.”
Eliade, bu eserinde, mitlerin
varlıklarını son zamanlara dek sürdürdüğünü dünyanın değişik yerlerine dağılmış
çeşitli toplumları ele alıyor. Bu geleneksel toplumlarda mitlerin yapısını ve
işleyişini anlayabilirsek, insan düşüncesinin tarihinin bir aşamasını
aydınlatmış olacağız. Çünkü mitler insan davranışları için model oluştururken
hayata anlam ve değer de katarlar.
“Eliade, modern
mitolojiler için en büyük bilgi kaynağımız. Konusuna öyle hakim ki, yepyeni
bakış açıları geliştirebiliyor. Uzman olmayanlara bile yöntemli bilgi
aktarabiliyor.” Frank Kermode
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder