Gözlerini kapatıp sayfalar
arasında dolaştırdı ellerini kadın… Belirsiz ama mutlu bir bitişin
hissettirdiklerini düşündü. Bir adamın kendisiyle birlikte, uzak bir geçmişin
anılarıyla yaşayanları iyileştirmesi bir yazgı mıydı? Aklında “Pek çok hayata
karşılık bir hayat. Böyle hesap edilmez. Yoksa edilir mi?” cümleleri vardı bir
yandan, ağır bir bedelin cümleleri…
Bern’de “tek” kelimeyle başlayan
içsel yolculuğa, kitapçıda görülen bir kitap eklendiğinde Lizbon’a doğru yola
düşerse insan? Hayatı boyunca yaptıklarını ya da korkarak yapamadıklarını
sorgularken, bir yandan başka baskısı olmayan bir kitabın yazarının hayatını
adım adım içine çekerse?
Gözlerini yeniden kapadı kadın. İki
ayrı kitap okumuştu sanki. Biri hayatını yazarak sorgulayan, cümlelerinde
kendiyle, hayatla, çevresindekilerle kurduğu ilişkiyi anlatan diğeri bu kitabın
peşinde kendi hayatını temize çekip, içinde gizlediklerini sonunda yaşamaya
fırsat bulan iki adamın hikayesi. Fonda bir ülkenin tarihiyle birlikte… Sahi belki
bir Lizbon ziyaretinde tekrar okur muydu kadın, peşinden nefes nefese koştuğu
bu cümleleri?
“İnsan ne zaman kendisidir? Her
zaman olduğu gibiyken mi? Kendini hep gördüğü biçimdeyken mi? Yoksa
düşüncelerin ve duyguların yakıcı lavları bütün yalanları,maskeleri ve kendini
kandırışları içine aldığı zaman olduğu gibi mi? Bir insanın artık kendi gibi
olmadığından yakınanlar çoğu kez başkalarıdır. Belki de aslında şöyle demek
gerekirdi : Artık olmasını arzuladığımız gibi değil o. Sonunda bütün bunlar,
alışılmış olanın tehlikeli biçimde sarsılmasına karşı, karşımızdakinin sözüm
ona iyiliği için duyulan kaygı ve ilgi maskesi altında sunulan bir slogan
sayılmaz mıydı?”Sayfa 375
“Yaşadığımız binlerce şeyden olsa
olsa bir tanesini dile getiririz, onu da gelişigüzel ve hak ettiği özeni
göstermeden yaparız. Dile getirilmemiş bütün o deneyimlerin arasında hayatımıza
belli etmeden biçimini, rengini ve tınısını verenler de vardır. Bizler, ruhları
araştıran arkeologlar olarak, bu hazinelere yöneldiğimizde, onların ne kadar
dağınık olduklarını keşfederiz. İncelediğimiz şey, kımıldamadan durmak istemez,
kelimeler yaşananın üzerinden akıp gider, sonunda kağıdın üzerinde bir sürü
çelişki kalır. Uzun zaman, bunun bir eksiklik, üstesinden gelinmesi gereken bir
şey olduğuna inandım. Bugünse durumun başka türlü olduğunu düşünüyorum: Bu
bildik ama yine de gizemli deneyimlerin anlaşılabilmesi için geçerli çözüm
yolu, dağınıklığı kabul etmektir. Kulağa tuhaf geliyor b, hatta aykırı
biliyorum. Ama olaya bu açıdan baktığımdan beri ilk kez gerçekten uyanık ve
hayatta olduğumu hissediyorum.” Sayfa 25
kitapların içine gömülmek :)))))
YanıtlaSilnice bayramlara,selam ile
teşekkürler, fırsat bulsak da hiç çıkmasak içlerinden : )
Sil