8 Kasım 2012 Perşembe

Uzak Tepeler - Kazuo Ishiguro



Beni Asla Bırakma çarpıcılığıyla aklımda yer eden kitaplardan biri olmuştu. Yıkıcı gerçek, olabilirliğiyle dehşete düşürmüştü beni.  Bu kadar çarpıcı bir romandan sonra yazarın ilk romanı olan Uzak Tepeler’i hiç düşünmeden aldım. Birkaç güne giden okumamda aklımın bir köşesi hep kitaplaydı.


Yok eden, ağır hasarlar veren bir savaş sonrası, yıkımın sadece binalarda, toprakta değil yakınlarının çoğunu kaybetmiş insanların hayatında da ne kadar önemli olduğunu incecik işlenmiş olarak okumak iyi geldi mi bilmiyorum. Kitap ilerledikçe donuklaştım. Bir Japon olması nedeniyle bu intiharın basında yer alış şekli, diğer kızıyla ilişkisi, Japonya’da satır aralarına serpiştirilmiş ayrılış nedeni, iki eşi, geleneksel aile yapısı. Ne çok şey var bu incecik kitapta anlatılan.
Bir anne, çocuğunu sorumsuzca oradan oraya sürükleyen ve bir diğeri. İki farklı karakter. Saçiko’yu hatırlaması, kızının intiharında kendini sorgulamasıyla ortaya çıkıyor sanırım. Bir yanda görev duygusu bir yanda özgürlükler, öte yanda büyük toplumsal değişimlerin bireyler üzerindeki yıkıcı etkisi…

“Bir süre daha orada oturduk, soluğumuz düzelmişti, hafif rüzgarın tadını çıkardık. Sonra ben, “İnsana burada sanki hiçbir şey olmamış gibi geliyor, değil mi?” Her şey o kadar hayat dolu ki. Ama aşağıdaki bölge” –elimi aşağımızdaki manzaraya doğru sallayarak- “bomba atıldığında bütün o bölge yerle bir olmuştu. Ama oraya bir de şimdi bak” dedim.” Sayfa 96

3 yorum:

  1. ağlarım ben bunu okursam:( bu ara bana hiç uygun değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tam olarak anlatmasa da kendini sorgulamasını odasına girişleri falan aman ya şu savaşlar ...

      Sil
  2. Hımmm değişik.
    Hiç okumadım bu yazarı. Hem de YKY. Değer.

    Sağol.
    Kitap okumayı bu aralar yavaşlatmış anne Çiğdem

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...