Böyle duru bir suya dalıp gitmek istiyor arada insan... Derenin şırıltısından, kuşların cıvıltısından başka bir şey duymak istemiyor hani bazen. O zaman çağırıyor yol, çağırıyor aile yadigarı bu güzel diyar.
İşte anacığımın çocukluk ve gençlik yazlarını geçirdiği babaannesinin evi. İçi değişmiş olsa da ana görüntüsü korunuyor. Eski toprak olunca sağlam da oluyor insan galiba. Erken kaybettiği kocasının ardından beş erkek çocuğunu gerektiğinde bastonuna dayana dayana takip ederek okutmuş İstanbullarda. Yazları da bu güzel memlekete gelinmiş huzur bulmaya ... Şimdilerde teyzem elinden geldiğince ilgileniyor. Bize gelince birkaç günlüğüne kaçabilirsek ne ala :)
Sahi tadı damağımızda hala, sabahları demlediğimiz o güzel çayın. Yanda evin arkasındaki cumbanın manzarası, nefis ötesi, renkleri tam yansıtabilecek kadar güzel fotoğraf çekebilmeli insan diye düşünüyorum çektiklerime bakarken : )
İlk gün bu güzel derenin büyüsüne kapılıp,
bıralıyoruz kendimizi bitmek tükenmek bilmeyen bir yola ...
Bazen bir köprüye selam veriyoruz çelik halatlarla el veren
Bazen iki yanımız misler gibi kokan papatyalarla dolu ilerliyoruz
Ah bu yaban böğürtlenleri koparıp atıversem mi ağzıma bilemiyorum, gülüp devam ediyoruz...
Sahi onca yol derken gerip dönüp çarşıya inmişiz bile üstelik ne baş ağrısı, ne tansiyon derdi : )
(Bu arada fotoğrafların tamamı bana ait, ufak bir teknik arıza nedeniyle yazamadım : ) )
Mineciğim nasıl güzel yerler..
YanıtlaSilBen bittim inan fotograflara bakarken ben de bile baş ağrısı kalmadı :)))
Nilimle kendimi hayal ettim buz gibi dereye ayaklarımızı soktuk :))
Fotograflar harika ...
minecim yaa cennet gibi oralar. ahh nasıl güzel anlatmıssın
YanıtlaSilsevgiler
diclekıyısı
Vijdan;dere kenarlarına çok çöp atmışlar, biraz ondan rahatsız oldum ...
YanıtlaSildicle kıyısında masal kentim; : ) çok güzel gerçekten...