3 Eylül 2019 Salı

Kadın ve Din



İlk kötülüğün ağırlığı yüklenir kadına sonra. Öyle ya elma yenmiş, ilk günah işlenmiştir. Kadın kirlenmiştir bir kez. Kendiyle birlikte erkeği de sürüklemiştir ya artık doğrulamaz. Kapanır kapalı kapıların ardına, saklanır erkeğin arkasına. O kadar bastırılır ki düşünmeye bile cesaret edemez, anlayamaz olur dünyayı. Öyle ya kolayca kandırılmış, duygularına yenik düşmüştür. Ana olarak kutsaldır o kadar. Haddini bilecektir artık kadın. Ötesi boşuna...

Ataerkil toplum ne zaman başladı, anaerkil bir toplum var mıydı derken bir gülme alıyor okuduklarımla. O çok bayıldığımız felsefelerini okuya anlaya anlata doyamadığımız kültürlere dair özellikle. Eski Türkler'de kadının yeri adamın yanındaysa ve çok şaşırtıcı bir şekilde Eski Mısır'da da öyleyse eğer Eski Yunan'a gelindiğinde mi kadın yok olur? Yoksa Ortadoğu'da mı? Hep söylüyorum Orta Doğu gizemli bir girdap benim için. Bu sefer o girdaptan sağ salim çıkıyorum, kadına dair ne varsa öğrenmeye çalışarak. Dinler tarihini okurken kadının, adamın, devletlerin, kurumsallaşmanın tarihini de öğreniyorum. Neyin nerede kaybolduğu, kazanıldığı, kadının nasıl geri plana itildiği bu şekilde netleşiyor gözümde... Sanırım ilgilendiğim konuda beni ileriye taşıyabilen en iyi kitaplardan biri elimde. Birazdan gün ışıyacak, bugün beklenen haberlerin gelmesi, hepimizin yolunun açılması dileklerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...