Sunnilik ve Şiilik, İslam Dini’nin
iki mezhebi. Birine mensup olarak doğduysanız, diğerine mesafenizi korumuş
olabilirsiniz yaşam boyu. Zaman geçtikçe
Şiiliğin, Şiadan yani Hz Ali taraftarlarından geldiğini öğreniyorsunuz. Hz Ali,
Hz Muhammed (SAV)in sevgili damadı, amcasının oğlu, hayatı boyunca yoldaşı
olmuş, Ehlibeytinden kabul ettiği bir zat. Eee durum buysa aradaki husumet nedir? Nedir, bu iki mezhebin doğmasına sebep? Peygambere karşı gelinmesi mi? İslam’a
karşı gelinmesi mi? İslam’ın farklı yorumlanması mı?
Bunların hiçbiri değil
tabii ki! Peygamberimizin vefatından sonraki halifelik seçimiyle başlayıp, Hz
Muhammed’in büyük dedesi Haşim zamanında başlayan Ümeyye kıskançlığı… Yani
Emevilerin atası Ümeyye’den bahsediyoruz. Torun Hasan’ı karısına zehirletip
öldürten Muaviye, torun Hüseyin’i Kerbela’da şehit eden Yezid! Bazen neyin
doğru neyin yanlış olduğu konusunda karışıyor kafası insanın…
İran, Şii mezhebinde, yüzyıllar
boyunca bu böyle devam etmiş. Osmanlı-İran kavgası, Sunni-Şii kavgası diyelim
hadi. Evet İran şeriatla yönetiliyor
yani din tamamen yönetime ve siyasete hakim. Bu durum Türkiye’deki Alevileri
nasıl etkiliyor ya da Aleviler’in tarih boyunca tavırları nasıl olmuş? Bunların
hepsi hele de dinler tarihi yolunda ilerliyorsanız, sorduğunuz temel ve can
alıcı sorular olarak karşınıza çıkıyor. Anadolu’nun belki de en zulüm gören
döneminde halkın içtenlikle sarıldığı, düşünüldüğünde yalnız bu toprakları değil
tüm dünyayı etkilemesiyle ünlenmiş tasavvuf la birlikte bambaşka sorular da
geliyor insanın aklına…
Hz Fatıma, Peygamberimizin
sevgili kızı, can parçası ve Hz. Ali’nin eşi… Babasının ölümünden sonra gelen
halifeye küskün vefat etmiş. Yaşar Nuri Öztürk, okunması kolay diliyle bu
mübarek kadının dedelerinden başlayarak anlatıyor. O dönem, Arabistan’da
yaşananlara, insanlara değinmesiyle tüm detaylara hakim oluyorsunuz…
“İslam düşünce ve ahlakının,
dünyaperest Emevi bezirganlarınca karartılmaya,yozlaştırılmaya başlandığı
sırada, peygamberhane hayata bir dönüş ve dünyaperestliğe bir reaksiyon olarak
ortaya çıkan büyük “tasavvufi hareket”, bir disiplin olarak Hz Fatıma ile Hz
Ali’nin sergilemiş bulundukları hayatın bir taklidi gibidir. İstisnasız bütün
tarikat sislilerinde Hz Ali’nin silsileyi Peygamber’e bağlayan halka olarak
yeralması, bu gerçeğin Müslüman toplumun vicdanında asırlar boyunca, derin bir
yer tuttuğuna işaret olarak değerlendirilebilir.” Sh 97
Arka Kapaktan…
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk
(İlahiyatçı, Hukukçu, Siyasetçi)
Time Dergisi’nin gerçekleştirdiği
“20.Yüzyılın En Önemli Kişileri” (The Most Important People of 20th Century)
anketinin “En Önemli Bilim Adamları ve Islahatçılar” (The Most Important
Scientists and Healers) listesinde, dünya kamuoyunca belirlenmiş yüz ismin ilk
onu arasında yer alan Yaşar Nuri Öztürk 1951 yılında Trabzon’da doğdu. İlk
Arapça, Farsça eğilimini, aynı zamanda en büyük hocası olan babasından aldı.
Lisans eğitimini hukuk ve ilahiyatta, master ve doktora eğitimini felsefesi
dalında tamamladı. Bir süre avukatlık yaptıktan sonra üniversiteye intisap
etti.
.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder